İç hastalıkları uzmanlık eğitimini tamamlayıp romatizmal hastalıklar konusunda ek ihtisas yaparak uzmanlaşan ve romatolojik hastalıkların tanı, tedavi ve takibini yürüten hekimlere romatolog denir.
Romatoloji genel anlamıyla yangısal yani halk arasındaki tabirle iltihaplı eklem hastalıklarını tedavi eden bir bilim dalıdır. Bununla birlikte romatizmal hastalıklar sadece kas-iskelet sistemiyle sınırlı kalmayıp vücuttaki herhangi bir organ sistemini etkileyebilirler. Tutulan organlar arasında en sık göz, cilt, barsak, akciğer ve kalp gibi organlar yer alır.
* Çok çeşitli romatizma türleri olmasına karşın halk arasında en sık bilinen iltihaplı romatizmalar damla hastalığı (gut), romatoid artrit ve spondiloartritlerdir.
* Spondiloartritler: ankilozan spondilit, psöriatik artrit (sedef romatizması), enteropatik artrit (barsak hastalığı ile ilişkili romatizma) ve reaktif artrii kapsayan genel bir şemsiye tanımlamadır.
* Bağ dokusu hastalıkları olarak tanımlanan; Raynoud hastalığı, kelebek hastalığı (sistemik lupus eritematozus), Sjögren sendromu, skleroderma
* İltihaplı kas hastalıkları olarak da bilinen polimiyozit ve dermotomiyozit gibi hastalıkların yer aldığı hastalıklar,
* Damar duvarının tutulumuyla seyreden ve vaskülit olarak adlandırılan çeşitli hastalıklar (temporal arterit, polimiyalji romatika, Wegener granülomatozu gibi),
* Ailevi Akdeniz ateşi (FMF), Behçet hastalığı, Still hastalığı, romatizmal ateş ve sarkoidoz gibi pek çok hastalık yer alır.
* Yumuşak doku romatizması (fibromiyalji) ve kireçlenme (osteoartrit) gibi hastalıklar iltihaplı romatizma hastalıklarına eşlik edebilmektedir.
*Hastalık tanısını koymak için ayrıntılı bir klinik öykü, hastanın muayenesi, laboratuvar değerlendirmeleri ve görüntüleme kullanılmaktadır. Bunlar arasında en temel olan öykü ve fizik muayenedir.
*Laboratuvar testleri hekimin düşündüğü hastalığın tipine göre farklılık gösterebilir. Örneğin bağ dokusu hastalığı düşünülen kişilerde ANA ve alt grupları gibi otoantikorlar istenebilirken spondiloartrit grubu hastalık şüphesinde HLA-B27 gibi genetik testler istenebilir. Benzer şekilde ailevi Akdeniz ateşi (FMF) gibi otoinflamatuar hastalıklarda da genetik tanı testleri kullanılabilir. Laboratuvar testleri tanı koymanın yanı sıra hastalığın yaygınlığını, aktivitesini (şiddetini) ve kullanılan ilaçların yan etkilerini değerlendirmede de elzemdir.
*Görüntüleme tetkikleri de tanı koyma aşamasında başvurulan değerlendirmelerdendir ve düşünülen hastalığa göre çeşitlilik gösterir. Bazı hastalarda direkt grafi (X-ray) ile tanı konabilirken bazılarında tomografi, MR hatta PET gibi daha ileri testler gerekebilir. Eşlik eden kemik erimesi (osteoporoz) açısından kemik mineral yoğunluğu ölçümü (BMD) sıklıkla istenen görüntülemelerden bir başkasıdır.
*İnvaziv girişimsel yöntemler (anjiografi gibi) ve biyopsi örneklemesine bazı durumlarda ihtiyaç duyulabilir.